Nihayet bir Ramazan ayının son demlerine daha ulaştık. Hüzünle sevinci bir arada yaşıyoruz. Kutsal kitabımız Kur’an- Kerim’in indiği, rahmet bereket ve merhamet ayının gidişinin hüznü ve idrak edişimizle Bayrama erişimimizin sevinci. Bir ay boyunca aç kalmak değildi Ramazan-ı Şerif ayı. Aynı zamanda sosyalleşmenin, yardımlaşmanın, paylaşımın ve birlik olmanın ayıdır. Onbir ay boyunca açın, yoksulun, yetimin halinden bir kez daha anlamaya niyetlenmenin yeni bir başlangıcıdır. Komşumuzun sofrasında bir tabak yemek olmanın ya da soframıza bir tabak daha koymanın anlamlandığı, bayramlığı olmayan bir yetimle dertlenmenin ve gök sofrasının önce gönüllere sonra da yeryüzüne indiği bir aydır on bir ayın sultanı Ramazan. Otuz gün boyunca evimizde gönüllerimizde ağırladık ve şimdi nazlı misafirimizi uğurluyoruz artık. Öyle bir misafir ki o gelirken getirdiği tüm güzellikleri bize bırakarak gidiyor. Hediye edilen bu güzellikleri bu emaneti koruyup kollamaktır en büyük görevimiz. İşte bu kutlu ayın en büyük hediyesi de sonunda bize bıraktığı bayramdır. Bayramlar birlik ve beraberliğimizin yoğunlaştığı, aile olduğumuzu bir kez daha içimizde hissettiğimiz sevgi ve saygıyı paylaşma günleridir. Ramazan Bayramı manevi havasıyla gönül bağlarımızın güçlendiği, dargınlıkların küskünlüklerin sevgiye muhabbete dönüştüğü en değerli anlarımızdır. Bu mübarek günlerde evladını vatan toprağının bağrına bir fidan dikercesine şehit vermiş ailelerimizi, yetim ve öksüzlerimizi, hastalarımızı ve yaşlılarımızı unutmayalım. Bunları mutlaka ziyaret edelim. 

Bu vesileyle tüm milletimizin Ramazan Bayramını en kalbi duygularımla kutluyor, sağlık, huzur, bereket ve kardeşliğe vesile olmasınI Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Milletimiz, İslam Âlemi ve tüm insanlık için hayırlar getirsin.