Güneşte, gecede, baharda, kışta, çiçekte ve böcekte kısacası  yaratılan  her  şeyde takdire  şayan  bir nizam vardır. İnsanın  yaratılışında da bu nizamın  bir  tarafında  erkek bulunur,  diğer tarafında  ise  kadın. Taç  yaprakları kurumuş  bir  çiçek neyse, suyu çekilmiş bir nehir neyse  kadının olmadığı  bir dünya  da odur.

    Kadın esasen yaratılışı itibariyle kıymetlidir ve Allah’ın kendisine bahşettiği değerlerle dünyaya gelir. İnsan  olarak üstün  bir  değere ve tüm insanların  sahip  olduğu haklara sahiptir. Hayatın her alanında vardır ve ailenin de  toplumun da huzuru, huzurlu  kadınlarımızın varlığına bağlıdır. Ancak dönem  dönem karanlık  zihniyetlerin karanlık  muamelelerine  maruz  kalmış, türlü  eziyetler çekmiş olan kadınları  gömüldükleri  çöllerin  kızgın  kumlarından çekip  çıkaran ve  baştacı eden bir inancın, kültürün ve  anlayışın  mensupları  olarak günümüzde kadınlarımızı  Yüce  Rabbimizin  onlara  lütfettiği  haklardan mahrum bırakanları esefle izliyoruz. İnsanlığın ruhen sağlıklı  yetişmesi, toplumun ve  ülkelerin gelişimi  ancak  kadınların  hak  ettiği  değer  ve  itibarın  onlara  iadesiyle mümkün  olacaktır.

     Bir eş, bir ana olarak kendisiyle  birlikte aile  fertlerinin de her türlü  yükünü  gocunmadan çeken, kendi hayatını gerektiğinde rafa  kaldırıp  çocuklarının  geleceğini  ilmek ilmek  dokuyan fedâkâr, cefâkâr, onurlu ve güçlü  kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü  kutlarken  onların hayattaki değerinin  bir günle sınırlandırılamayacağını  belirtmek  isterim.  “şefkat” kavramını  kendi  varlığıyla  bütünleştirerek “anne  şefkati”ne  dönüştüren kadınlarımızın narin  ama son derece güçlü yüreklerinde hiçbir  acının barınamayacağı, göz yaşlarının dineceği  güzel  yarınlara  kavuşmak için kadın-erkek el  ele çalışmalıyız.

      Tüm  dünya  kadınlarının hak  ettiği  mutlu  bir ömür  sürmeleri umuduyla saygı ve  selamlarımı  sunuyorum